Kara Mizah ve Uğur Gürses

Medyadaki yazarların hemen hepsi (hatta bu konuda en güvendiğim deniz gokce bile) hukumetin bir programı olmadıgını, devletin maliye poltiikası uygulamalarıyla piyasaya mudahale etmesi gerektigini defaatle soyleyip durdular. ugur gurses de bunlardan biri son yazısında kara mizah deyince bende dayanamadım, yazıyı sizin için baştan okudum. Buyrun yazıya (bold yazılar vurgulama ve parantez içleri bana ait):

Son 3-4 aylık dönemde, ABD’de 3 milyar dolar, Almanya’da 5 milyar avroluk nakit teşvikiyle desteklenen otomotivde hurda teşviki, çok başarılı oldu. Kişi sayısıyla ifade edersek; bu teşviklerden yararlanarak otomobil satın alan kişi sayısı, ABD’de 800 bin, Almanya’da 2 milyon kişiye yaklaştı. Özellikle Almanya’da otomotiv sektörü satışlarında son 10 yılın rekoruna ulaşıldı. Şimdi bu teşviklerin sonuna gelindi. Görünen o ki, özel tüketim alanında, otomotiv gibi büyük bir teşvikle hareketlenen harcamaları ve tüketimi devam ettirecek yeni bir ivme yok. Özel tüketime destek sağlayacak kredi mekanizmalarında yeni bir gelişme de yok. Gelişmiş ülkelerde yeni bir öyküye ihtiyaç var. (Ben bu sozlere guluyorum. Krizin basından beri okuyanlar bilir bu tarz tesviklerin gecici etkisi oldugunu hatta belirsizliği uzatarak hastalık suresini uzattıgını soyluyoruz. ana meselenin finans piyasasının yeniden yapılandırılması oldugunu ve bunun eskiyi koruyarak degil, sistemi bastan kurarak olabileceğini soyluyoruz! taşıma suyla degirmen donmez...)

Altın Yorumları    UNESCO Nedir    Sosyalizm Nedir  Forex Nedir    Fraktallar  Altın Oran NedirAltın Yorumları    UNESCO Nedir    Sosyalizm Nedir  Forex Nedir    Fraktallar  Altın Oran Nedir

Ekim 2008’de tavana ulaşan küresel mali krizin birinci yılına yaklaşırken; para politikalarında faiz indirimlerinin sonuna gelindi. Gelişmiş merkez bankalarının elinde sadece miktarsal genişleme yaratabilecek olanaklar kaldı. Yani merkez bankalarının, piyasalardan tahvil satın alarak piyasaya para sürmesi olanağı var. (para politikasının sınırlarında geziliyor, ok bunu anladık)

Ancak Ekim 2008 darbesini yiyen finansal kesim, kredi kullandırmakta pek istekli değil. (Cunku kazanacakları şeyin kagıt para mı yoksa adam gibi reel satın alma gucu olan bisey mi olacagını bilmiyorlar, oyunun kuralları acık degil)

Aslında Ekim 2008 ve devamını getiren temel sorun; ne finansal kesimde iyileştirici yapısal bir ‘restorasyon’ yapılmış durumda, ne de finansal kesimin birbirine olan güvensizliği sorunu çözüme ulaşmış durumda. Ekim 2008’den bu yana, finansal kuruluşlar daha bir ‘kamu şemsiyesi’ altına alınmış durumdalar. İster sermaye konulmuş olsun, ister mevduat güvencesi artırımı ile olsun, isterse fiyatlanamaz hale gelen bilanço varlıklarının değerlemesinde gösterilen kolaylıklarla olsun. Ama finansal varlıkların borsa değerlerini olabildiğince yukarı taşımaktan öteye gitmiyor, sorunları çözmeye yetmiyor bu destekler. Sadece ayakta kalmaya yarayan kararlardı bunlar. Ekim 2008 koşullarına uygun doğrulardı da aynı zamanda. Ancak orta vadeli olarak bu kararlar yetmiyor. Hem finansal kesimin iyileştirilmesi açısından, hem de hane halkının güveni ve reel kesimin toparlanması açısından. Faiz indirimlerinin ile merkez bankalarının sert parasal genişleme adımları ve hâttâ kararlı politika duruşlarının etkisiyle finansal varlık fiyatları yüzde 50’lere varan artışlar gösterdi. (Evet ne guzel agzındaki bakla bu, temel sorun sadece ertelendi)

Son 3-4 aylık dönem, kriz psikolojisinin kırılması açısından önemli bir kazanım oldu. Buna eşlik eden destekleyici unsur, finansal varlık fiyatlarındaki artıştı. Finansal varlık fiyatlarının artışı neredeyse ‘kriz bitti mi?’ sorularını sorduracak derecede yanılsama yarattı. ABD ve AB’deki konut fiyatlarındaki gelişim, reel kesimdeki talep ve bekleyişlerin pek de iyi olmadığı hakkında fikir vermektedir.

Ancak devamlı ileriye bakıyorsanız, küresel ekonomilerde özellikle gelişmiş ülkeler kaynaklı yeni bir öykünün olmadığını görmek o kadar da zor değil. Ekim 2008’in birinci yıldönümüne yaklaşırken, tekrar ABD ve AB’deki finansal kesimdeki zayıflıkların ön plana çıkıyor olması rahatsız edicidir. İspanya’daki bankacılık kesiminin ne kadar zarar sakladığının tartışması çoktan başlamıştır. (dogru sorunda bu zaten, bunye hala iyileşebilmiş değil, oykuyu devlet degil girişimci yazar, girişimci ise oncelikle hukuk ister)


Böyle yeni bir sürece girilirken, ülkemizde ne ciddiye alınabilecek bir programın ne de referans olabilecek bir bütçenin olmaması, ‘çalışmaların hâlâ sürüyor olması’ kara mizah sınırını aşmaktadır artık! (Waw işte bu süper, ne guzel acıkladın, ulkeler butcelerinin icine s.ctı, para politikasını son noktaya getirdi ama krizin 1 senesi gecmesini ragmen bir arpa boyu yol katedemediler diye. riskler hala duruyor, finans kesimi saglıklı degil, reel sektor oturmus degil, ustune enflasyon ve butce sorunları kapımızda ! eee hala diyorsunki program ve referans butce, adamlar sizin gibi mudahale mudahale diyenlerin yuzunden programda yaptı bilmem kactane pakette acıkladı, şimdi onca paketten sonra sen cıkıp diyorsun ki "referans butce" ne referansı kardeşim referansımı kalır sen basit bir aile olarak ogullarına sunu yap bunu oduycem suna su kadar destek falan filan desen tek bir ailenin butcesini referans yapamazsın, şimdi cık devlet referans butce yapsın de! zamanında uygulanan sacma tesvik ve destekler de sonradan vergi ve fiyat artışları olarak cıksın bizden. ondan sonra bizde beklentiler, istikrar falan diyelim uyarı diye yazılar yazalım falan da filan!!!!)

2 Yorum Var.:

Pasha dedi ki...

Hurda tesviki sadece parlayip sonen bir ates olsa iki aylik uretimi etkiledik diye sevinebiliriz. Ama gelecekteki talebi one cekerek onumuzdeki senenin otomobil satislarini da etkiledi bence.

Bu adamlar piyasanin dengesiyle oynanmamasi gerektigini ne zaman ogrenecekler? Bunlara Butterfly Effect (2004) filmini oneriyorum. Birseyleri degistirip her seferinde sonucu daha da kotulestirmeyi iyi ozetlemis. Director's Cut versiyonunda Evan en sonunda "Allah belami versin ben ancak her isi daha da beter hale getiriyorum" deyip kendi kordonunu dugumluyor. Bu Keynes'ciler ne zaman kendilerini kaldiracaklar ortaliktan?

hgsahin dedi ki...

Parantez notlarıyla faydalı bir yazı olmuş.

ÖTV indirimiyle öne çekilen talebi düşünürsek, önümüzdeki dönemde otomobil satış rakamlar ne olacak diye de merak ediyorum. Göreceğiz.