Türkiye, Küresel Kriz, Maliye Politikası

2001 krizi, oldugunda ben universitenin 1. sınıfında taze bir iktisat ogrencisiydim. Diğer bir deyişle ben bir kriz nesliyim... cumhuriyetin kurucularının osmanlıdan dolayı dıs borctan korkmaları gibi korkuyorum bu devlet borcundan. unutanlara hatırlatalım, 2001 krizinde en cok konusulanlar, borcların cevrilebilirliliği, hazinenin borclanabilip borclanamayacagı, devletin maasları bile odeyemeyeceği, nominal ve reel faizlerdeki artış, işsizlik, moratoryum falan feşmekan...devlet dediğimiz olgunun, ulke gururunun ise ne kadar zedelendiğini bilen biliyor.

Şimdi 2009 yılındayız. Dunya Kuresel bir Krizde, Turkiye'de bundan payına duseni aldı. Burda daha once bircok kez soyledigim gibi TR de, 2001 krizi sonrası uretimde ciddi bir artış trendi yer aldığı icin dusus oranları gecen yıla kıyasla cok yuksek gozukuyor ve olduk bittik havası oluyor. Ayrıca yine dediğim gibi bu krizde diger krizlere nisbeten tum dunya daraldığı icin, ihracat bir cıkıs kapısı olmadı.
Bu bir "Finans Krizi"dir, bir reel sektor krizi degil. TR deki şirketler (ve tum dunyada) kriz oncesi iyi karlar yazdılar, riskler konusunda da uyarıldılar. Dunyanın şiddetle konusması gereken "finansal mimari" dedikleri yapı...dunyanın bu kadar kureselleştigi bir ortamda, tum dunyayı kapsayan, ciddi duzenlemeler ihtiyacı oldugunu gorduk. diger turlu bugun ABD nin sorumsuz finansal genişlemesinin faturası yarın baska bir ulke adı altında karşımıza cıkar. ABD doları, krize karsı FED in para politikasındaki enflasyondan korkmayan, kagıt basıcı tavrından beri deger kaybediyor, ve bu gidişle de bu surecek gibi gorunuyor. ABDnin bu tavrı, euro alanında da ciddi endişeleri beraberinde getiriyor. cunku, dunya finansal altyapısını sağlamlaştırmak yerine curutuyor ve sadece mali ve parasal genişlemeyle bu krizden cıkacagını dusunuyor.

obama 600.000 kişiye iş verecekmiş, benzer bicimde bizim hukumette paketlerin en buyugunu işte benim bombam deyip acıkladı, bizde 500.000 kişiye iş verecekmişiz. şimdi gelin biraz bunu konusalım...

Taraf gazetesinden Süleyman Yaşar şöyle diyor: "Hükümet bu kritik sorunu [genc işsiz] çözmek için, açıkladığı yeni teşvik paketini bir an önce hayata geçirmeli. Kamu hizmetlerinde çalıştırılacak 120 bin kişi hemen işe başlatılmalı. Meslek edindirilecek 200 bin kişi acilen eğitime alınmalı ve ücretleri ödenmeli. Özel sektörde paralı staj gecikmeden uygulamaya konmalı." sonra da soyle devam ediyor "Bizde ise bazıları, liberalizmle ilgili ezberlediklerinden vazgeçemediklerinden, bu önlemlerin liberalizmle çatışacağı yanılgısına düştüler. Dünyanın diğer serbest piyasa ekonomisindekine benzer önlemlerle bu ülkede işsizlikle mücadele edilmesine tuhaf itirazlarda bulundular. Üstelik böyle bir kriz ortamında, bazı baskı grupları hâlâ kamu maliyesindeki dengeden söz ettiği için hükümet istihdamı arttıracak maliye politikası tedbirlerini almakta iyice tereddüt etti."

Şimdi hızlı bir şekilde bunun ustune dusunelim. Bende genctim, universiteye girdigim sene kriz oldu ve iibf bolumleri mezunlarının cogu beş para etmez duruma geriledi. sonucta krizde, finans kesiminde bir cok işsiz oluştu. ustelik devlet de batık durumdaydı. Bircok arkadasıma Krizden cıkısın ihracatla olacagını soyledigimi ve onları finans kesiminden ziyade kendilerini ihracat-ithalat uzerinde egitmeleri gerektigini, ingilizce hatta 2.bir dili iyi derecede ogrenmeleri gerektigini, secmeli dış ticaret derslerini tercih etmeleri, stajlarını bunun ustune yapmaları gerektiğini, hatta mumkunse şimdiden kendilerine uygun buldukları alanda sektörel bilgiye sahip olmaları gerektigini soylediğimi hatırlıyorum. Bu bir, yani Kriz koşullarınızı yeniden dusunmenizi, gelişim çizginizi gozden gecirmenizi saglar.

şimdi 2. once devletin 500.000 kişiye iş olayına gelelim. bunların bir kısmı zaten yapılan (yapılmaya calısılan) kurslar programlar filan, bunun dısında da anladıgım basit işlere basit adamlar alınacak ve bunlara odeme yapılacak. şimdi bakın krizle birlikte, işsizligin arttıgı dogru ve normalde ama inanın kriz oncesi amele bile bulamıyordunuz. hatta anadolunun bircok kırsakl yerinde bir işi yaptırmak icin bir gence 40-50 ytl veriyordunuz da bu işi yapmıyordu. yani soyle, piyasadaki cari ucret seviyesinde calısmak istemeyen bir cok kişi soz konusuydu. Şimdi siz insanlara benim paramla (yada baska ulkelerdeki benim gibi insanların parasıyla ) iş vererek krizden cıkmayı dusunuyorsunuz!!! Hadi ya! ucretlerin gerilemesinin onune geciyorsunuz, asalak verimsiz devlet calısanı sayısını artırıyorsunuz, sonra bunları surekli de yaparsınız olur biter! Şunu ogrenmeliyiz, ne kadar uretirsek o kadar tuketeceğiz! Zenginlik gokten zembille inmiyor. gecmis neslin (bu yazıyı okuyan 40 yas ve uzeri ozellikle) bizlerden aldıkları nedeniyle 2001 krizinde cok ciddi sıkıntı cekti genc nesil. genc nesili kurtarmak onlara, gelin size 500 ytl ye iş veriyorum demekle olmaz.

Peki Ne Yapmalı? Bir kere devlet topladığı vergileri, har vurup harman savurmasın!! tesvik falan da sacmalık! madem bu iyi bir şey tesvik deme buna devamlı boyle uygula politikanı. şimdiye kadar g.doguya veya doguya birsuru tesvik verildi ne oldu, hicbirsey. Ozur dilerim hic birsey degil, krizlere katkı! Tesvik yapmak istiyorsan, Vergileri indir olsun bitsin. Diğer bir deyişle halktan almayı kes, halkta ihtiyacına en uygun şekilde kanalize etsin parasını! izin ver ben calısmasını gerekli gordugum kişiyi, kendi paramla calıstırayım, baskasının parasıyla ve senin kararınla değil. Sen benden vergi yoluyla almayı kes, bende almayı dusundugum seyleri alıyım. Hicbir sey Turkiye'nin su krizden Kamu maliyesi guclu bir bicimde cıkması kadar rahat ettiremezdi beni. Ayrıca krizde halka en iyi mesajı guclu bir kamu maliyesiyle verebilirsiniz. sizin kasanız gucluyse elinizi benim cebime sokmazsınız, bunu bilen bende daha rahat hareket ederim.
Biz, baska ulkeler gibi enerji gelirleri olan bir ballı ulke degiliz. cin veya hindistan gibi ucuz emegimiz de yok. aslına bakarsanız aklımızı kullanmazsak ekonomik (ekonomi nedir?) anlamda gucsuz kalmaya da mecbur bir ulkeyiz! Hukumet, ulkeyi kurtarmaya calısmaktansa, vergileri dusursun, bir calısma yapsın ve desinki kardeşim vergileri 1 yıl suresince dusurdum. ve sonunda da 6 aylık bir geciş periyodu koysun. harcamalarını artırmaktan kacınsın. fiyatların dustugu ortamda, kamu maliyesinin guclu olması ile birlikte reel faizlerdeki dusus de zamanla buyumeyi destekleyecek ve kriz sonrası daha saglıklı bir buyumenin altyapısı atılacaktır.

Birde buyuk buyuk işler yapacagına kucuk kucuk işler yapsın! Bu ne demek, yatırımcının altyapısı ile ilgilensin enerji maliyetlerini nasıl dusururum diye dusunsun, mikro reformlar ustune kafa yorsun, kriz sonrası TR de devletin nasıl bir konumda olması gerektiğini tasarlasın gibi.

Kamu dengesi iyi bir şeydir syn. Yaşar, çünkü o dengeyi sapıtınca, satranc tahtasının kayması gibi oluyor ve kimse dengesini bulamıyor. Biz bunu yaşadık...

3 Yorum Var.:

Pasha dedi ki...

Tesvik demisken aklima enflasyonun %70'lerde gezdigi 80'li yillarda Halk bankasinin verdigi %40 faizli tesvik kredileri geldi. Bursali bir tanidigimdan dinledigim bir hikaye: Daha sonra cok zengin olacak olan bir adam gelip Halk bankasi kredisi almasini soylemis. Devletin bu kredilerin pesine dusmeyecegini, %40 bile odemek zorunda kalmayacagini soylemis (insider info?). Benim tanidik da buna bulasmamis. Tanidigimin ismini soylesem tanimazsiniz. Bu tavsiyeyi vereni soylesem kesin tanirsiniz :)

Simdi yeni bir dini tartisma baslatmak istemiyorum. Ama sanki devlet kasasindan piyasa faizlerinin altinda borc vermek, piyasa faiziyle borc vermekten daha haram gibi geliyor bana... Insanlar kendi cebinden gonul rizasiyle hangi kosullarda borc vermek isterse versin, ona sozum yok.

zafer ceylan dedi ki...

94 krizinde lisedeydim dolar borcumuz vardı çok da fazla değildi ama babama o bile ağır gelmiş daha yeni aldığımız arabayı satmıştık.

99'da okul bitti işe başladım, çalıştığım banka fona devroldu, satacaklar, yeniden değerlendirecekler diye bir yere gitmedim sonra tasfiye edip şube kapatanlardan biri oldum.Bu arada 2001'deki kriz geldi orada yırttık Allah'tan ama sonra olan maaşlara oldu.

Özetle, ücretli olmak, tek oydan fazlasına sahip olmamak iyi bir şey değil. Ulufe mentalitesini bırakamayan, rahatlarından ödün vermeyen devlet erkanı Ankara'da resmi plakalı arabalarından inmezken, biz akbilleri doldurtuyoruz istanbulda ve elbette ankarada teğetken kriz istanbul kiriş olup kol olup giriyor.

Konuyu dağıtım ama mesele çok açık ve basit kontrol mekanizması sorunudur. Seçmen oyunu iktidarı değerlendirmek, ödüllendirmek, cezalandırmak için değil daha fazla kaynaklardan nemalanmak vermeden almak için kullanmakta. Nedense halk oy verirken hatırlanmakta, onun haricinde bir şey istediğinde copla halvet olmada. Onun haricinde bir şeye karışamamakta. Yolsuzluk olduğunda vergisini veren insanlar neden tepki göstermiyor? Neden kamu kaynakları çarçur edildiğinde bizden mi değil mi diye bakılıp ona göre tepki veriyor gazeteler, seçmenler?

Karşılığı olmayan havadan gelen parayı harcamayı çok büyük haram sayan bir dinin mensupları domuz eti pişmiş tavaya gösterdiği hassasiyeti devlet arabasının benzinini kullanmada göstermemekte. Hepsi birbiriyle ilintili hepsi birbirine dokunuyor. Biri olmadan diğeri de olmuyor.

haluk dedi ki...

Devlet teşvik verecekse, bu teşviki herkese ulaştırmanın en kolay yolu örnek veriyorum bütün alanlarda vergileri 1 puan düşürmek.