Ortaya Karışık

Bir süredir iş yogunlugundan yazamıyorum, bu aksam soyle ortaya karışık düşünelim dedim.

Seçimler: Hayırlı olsun. Krizin oyları dusurucu, CHP'nin laiklik elden gidiyor soyleminden daha ziyade yolsuzluklara ve ekonomiye vurgu yapıcı, AKPnin birtakım kadrolarındaki yozlaşmanın doğal bir sonucuydu. Halk partilerden daha rasyonel davranıyor, bence partilerde artık toplumun gerisine düşmekten vazgeçsinler.


Ekonomik Paketler: Zor işler bunlar. şakadan değil gerçekten diyorum, mudahale etsen bir turlu etmesen bin turlu. Millet bastırdı işte kriz şiş oldu gogsumuzu yardı diye, afedersiniz ilerde başka bir yerlerinden çıkması için zemin hazırlıyorlar şimdi. Vergi indirimi, doğrudan kamu harcamasına göre benim daha cok kabul ettiğim bir mudahale turu, fakat işte paket cıkacak diye ertelenen talep bir yanda, paketten bir hafta once alanın aglaması bir yerde, 3 ayda para bulamam ben diyen bir yerde, krizde tasarruf yapalım otobuse binelim derken, kredi cekip araba alan bir yerde, fiyatlarını yukselten otomobilciler baska yerde, butce acıgı gittikce artıyor milletin araba zevkini ben niye finanse ediyorum diyenler bambaşka bir yerde. benim bu konudaki gorusum belli, okuyanlar bilir, ne diyim umarım hayırlı olur.

Demokrasi Nedir   Küresel ısınma Nedir  Özel Üniversiteler

Buyume : Ekonomi IV. Ceyrekte, 6.2 kuculdu. Ben daha onceki yazımda % 9.4 gibi bir tahmin yapmıştım. Tutmadı, demekki ön kabullerimizde hatalar var. Aslında iyiki de tutmadı, bu bile yeterince korkunç bir oran.


Şiş-kebab-Teget: Ya bu tartışma kabak tadı verdi, anlamıyorum yazarlar ve Ekonomix bu olayın üzerine neden bu kadar gidiyor. Asıl mesele bu değilki, kriz var tum dunyada, en az hasarla nasıl atlatırız bunu dusunmeli. Bu konuda daha once de bir kac yazı yazdım, Aralık 2008'de "Kriz Var, Hadi bee" isimli yazıda makroiktisatta (iktisat nedir) beklentilerin önemini vurguladım, bir siyasetci olarak Erdoğanın yaptıgının mantıklı oldugunu asıl sorunun işadamlarının ve aydınların bu konuyu boşyere irdelemeleri oldugunu soyledim. zaten bu krizin önemini daha bu blogdaki ilk yazımda yazdım. Bizim krizimizin dunyadan (ozellikle ABD'den) cok daha agır oldugunu soyleyenlere de, "ABD'ye yetişmek için % 27.19 Küçülmemiz Gerekiyor!" isimli yazıda cevap verdim. Bu konuya devam etmeyi dusunuyorum, ama öncelikle okuyucularımızdan bir istegim var. Aşağıda 3 ülke var. aylık sanayi üretim endeksleri yıllara göre verilmiş. Şöyle kabaca bu 3 grafiğe baktığınızda, sizce bu krizden hangi ülkenin daha çok etkilendiğini düşünüyorsunuz? Grafiklerin iyi görünmemesi olasılığına karşın bazı temel bilgiler: A ülkesinde, 2000'in başında üretim (endeks) 93 ler civarında, en son ocak 2009 da ise endeks hemen hemen aynı seviyede (har bir aralık 5 birim). B ülkesinde, 1997 başında 60 lardan başlıyor üretim, Ocak 2009 itibariyle 90lar civarında (her bir aralık 10 brim), ve C ülkesinde 2001'lerde başlıyor endeks 100'den, 2009'da endeks 100'ün altında (her bir aralık 5 birim).

4 Yorum Var.:

tekeli71 dedi ki...

tahmininizin doğru çıkmamasınını(%9.4)ithalat rakamlarına dayandırabilirmiyiz?

ithalat rakamlarında da düşüler oldu.

zgr dedi ki...

B ülkesi durumu daha vahim 60 tan 120 ye pik yapıp krizle 90 lara iniyor. Diğerlerinde bu oran çok daha az.

ekodok dedi ki...

RTE'nin teğet senaryosunu beklentilerin bozulmasını engellemek için ortaya attığına inanmak için epeyce saf olmak lazım. Bu senaryo ortaya atılırken bir seçime doğru yol alıyorduk, bilmem biliyor musunuz? Kaldı ki burada RTE'nin samimiyetine inansak bile yaptığı yine de yanlış. Mahallede bir yangın çıktığını ve üstelik bu yangının sizin evinizin bir köşesine de sıçradığını gördüğünüzde ev halkına birşey yok siz tv izlemeye devam edin mi dersiniz yoksa hadi kalkın şu yangını hep beraber söndürelim mi dersiniz. Sizin dediğiniz gibi bir beklenti yönetimi ancak beklentilerde nedensiz yere bir bozulma olduğunda, ortada yangın yokken birileri yalan veya yanlış yere yangın var diye bağırdığında uygulanabilir. Ortada gerçekten bir yangın varsa beklentileri düzeltmenin yolu yangını görmezden gelmek değil tedbir almaktır.

Türkiye'nin krizden ne ölçüde etkilendiğine gelince. Burada da ölçümü sanayi üretimi verilerine dayandırarak yapmak yanlış. Günümüz ekonomilerinde sanayinin payı genelde yüzde 20-30 arasındadır. Karşılaştırmayı gdp rakamlarını kullanarak yapmak gerekir. Sanayi üretiminden ancak daha geriden gelen gdp rakamlarını tahmin etmek için yararlanılabilir. Amerika'nın gdp'si 2008'in son çeyreğinde 2007'nin aynı çeyreğine göre yüzde 0.8 küçülmüş. Bizdeki küçülme ise yüzde 6.2. Şimdi kim daha fazla etkilenmiş oluyor? Tabii burada gelişmekte olan ülkelerde büyümenin de küçülmenin de gelişmiş ülkelere göre daha yüksek olduğunu dikkate almak gerekir ama sonuç yine de değişmez. AKP'nin seçime kadar IMF'yi işine karıştırmadan durumu idare etmeye çalışması nedeniyle Türkiye küresel krizden olması gerektiğinden daha fazla hasar almıştır, gerisi boş laftır.

rdynk dedi ki...

tekeli,

sen bu soruyu sorunca bence referans aldıgim sonuc olan 2001 krizine benzeterek ulaştigim 9.4 icin gecmis verilerle bugunki GSYHdaki temel farklılıklara kabaca bir baktım. Soyleki 2001 krizine gore 2008q4de, yurtici tuketim cok daha az gerilemiş, 2001krizinde kamu daralırken, 2008q4de buyumeye pozitif katkı yapabilmiş, ithalatın ise her iki krizde de benzer oranlarda azaldığını görüyoruz, bu nedenle benim beklentimden daha iyi bir rakamın cıkması yurtici talebin nisbeten az gerilemesi ve devletin buyumeye pozitif katkısı ile acıklanabilir.

Özgür,

sorunun cevabını "Erdoğan'ın Teğeti yada Krizden Ne Kadar Etkilendik" yazısında da var, senin soyledigin değişkenlik istenmeyen bir durum olmakla birlikte, soyle dusun sen yıllarca 60 lira kazandın sonra piyangodan para cıktı 120 ye cıktı gelirin ama bunu iyi kullandın ve şimdi gelirin 90a dustu (2004 gelirine), bununla beraber benzer bir komsun (c), 2001 lerde 100 Z olan gelirini, piyango ile birlikte 110 Z lere cekiyor, ama krizle birlikte tekrardan 2001 lerdeki gelir seviyesi olan 100z lere geri dönüyorlar. onlar 8 yıl sen ise 5 yıl kaybetmis oluyorsun krizden dolayı. hangisi krizden daha cok etkilenmiş!